No products in the cart.
“Küçük Tohumun Büyük Yolculuğu Masalı” Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzünün masmavi olduğu, çiçeklerin rengarenk açtığı, kuşların cıvıl cıvıl ötüştüğü bir ormanda, minicik bir tohum yaşarmış. Bu tohum, bir gün kocaman bir ağaca dönüşeceğini bilmeden, toprağın üzerine düşmüş.
Toprağa düştüğü ilk an, tohum biraz korkmuş. “Burada ne yapacağım? Beni kim sulayacak?” diye endişelenmiş. Tam bu sırada, nazik bir yağmur damlası toprağa düşmüş ve tohuma cesaret vermiş. “Merak etme, küçük tohum,” demiş yağmur damlası, “Sana yardım edeceğiz. Sadece sabırlı ol ve doğanın büyülü gücüne inan.”
Tohum, yağmur damlasının sözlerine kulak vermiş ve toprağın içine doğru küçük köklerini uzatmaya başlamış. Güneş, tohumun üzerinde parlamış ve ona sıcaklık vermiş. “Merhaba küçük tohum, ben de buradayım. Büyümen için sana ışık ve enerji vereceğim,” demiş güneş.
Günler geçtikçe, tohumun kökleri daha da derinlere gitmiş. Toprak, tohuma yiyecek ve su sağlamış. Yavaş yavaş, tohumun içinde bir şeyler değişmeye başlamış. Bir sabah, toprak yüzeyinde minik bir filiz belirmiş. Bu filiz, tohumun yeni yaşamının ilk işaretiymiş.
Küçük filiz, her gün biraz daha büyümüş. Yağmur damlaları onu sulamış, güneş ışığı ona güç vermiş. Filiz, artık küçük bir fide olmuş. Rüzgar, fidenin yapraklarını nazikçe okşamış ve ona “Hoş geldin, küçük fide,” demiş. “Sen de bir gün benim gibi güçlü olacaksın.”
Mevsimler değişmiş, zaman geçmiş. Küçük fide, güçlü bir gövdeye sahip genç bir ağaç olmuş. Her geçen yıl, biraz daha büyümüş, dalları gökyüzüne doğru uzanmış. Artık küçük tohum, kocaman bir ağaç olmuş ve ormanın en güzel ağaçlarından biri olarak tanınır hale gelmiş.
Bu kocaman ağaç, etrafındaki diğer bitkilere, hayvanlara ve doğaya kucak açmış. Gölgelerinde kuşlar yuva yapmış, dallarında sincaplar oynamış. Yağmur, bu ağacın yapraklarına düştüğünde, ağaç derin bir nefes alarak toprağa suyu geri vermiş.
Bir gün, bu kocaman ağacın dallarından birinden küçük bir tohum yere düşmüş. Bu, yeni bir hikayenin başlangıcıymış. Doğanın döngüsü devam etmiş, her tohum bir gün büyüyüp kocaman bir ağaca dönüşmek üzere yolculuğuna başlamış.
Ve işte böyle, küçük tohumun büyük yolculuğu başlamış ve sonsuza dek sürmüş. Masal bu ya, belki bir gün sen de ormanda yürürken bu kocaman ağacı görürsün ve onun serüvenini hatırlarsın.
Gökyüzü mavi oldukça, toprak verimli kaldıkça ve doğa uyum içinde yaşamaya devam ettikçe, her küçük tohum büyük bir ağaca dönüşme yolculuğuna çıkacaktır.
Zaman geçmiş, mevsimler değişmiş. Küçük tohumun büyüyüp kocaman bir ağaç olmasının üzerinden yıllar geçmiş. Bu kocaman ağacın dallarında şimdi yüzlerce yeni tohum oluşmuş. Her bir tohum, rüzgarla dans ederek ormanın farklı köşelerine yayılmayı hayal edermiş.
Bir gün, rüzgar güçlü bir nefes almış ve dalların arasındaki tohumları nazikçe savurmuş. Tohumlardan biri, ormanın en uzak köşesine kadar uçmuş ve yumuşak bir toprağa konmuş. Bu yeni yolculuk, küçük tohumun yolculuğuna benzer ama aynı zamanda çok farklıymış.
Tohum, yeni yerinde kök salmaya başlamış. Toprak burada biraz farklıymış, daha nemli ve besleyiciymiş. Yağmur damlaları yine onu beslemiş, güneş ona enerji vermiş. Zamanla, bu tohum da filizlenmiş, küçük bir fideye dönüşmüş ve büyüyerek güçlü bir ağaç olma yolunda ilerlemiş.
Bu yeni ağacın dallarında farklı kuşlar yuva yapmış, yapraklarında farklı böcekler gezmiş. Her ağaç, kendi hikayesini yazarmış ve her hikaye, doğanın büyük döngüsünde özel bir yere sahipmiş.
Küçük tohumun yolculuğu sırasında öğrendiği en önemli ders, sabır ve inanç olmuş. Doğa her zaman bir yolunu bulurmuş ve her tohumun içinde, büyüyüp kocaman bir ağaca dönüşme potansiyeli varmış. Bu ders, ağaçtan ağaca, nesilden nesile aktarılmış.
Bir gün, büyük ağacın gölgesinde oturan bir çocuk, bu büyülü hikayeyi dinlemiş. Çocuk, bu masalı dinlerken, elindeki küçük tohumu dikkatle incelemiş. O anda, bu küçük tohumun içinde de büyük bir ağaç olma potansiyelinin yattığını anlamış. Tohumu toprağa dikmiş ve sabırla büyümesini izlemiş.
Yıllar geçmiş, çocuk büyümüş ve yaşlı bir adam olmuş. Tohumu diktiği yerde, şimdi kocaman bir ağaç yükseliyormuş. Bu ağaç, çocukken dinlediği masaldaki büyük ağaç gibi güçlü ve ihtişamlıymış. Yaşlı adam, ağacın gölgesinde otururken, torunlarına bu masalı anlatmış.
Torunlar, büyük büyük dedelerinin diktiği ağacın gölgesinde oynarken, doğanın bu büyülü döngüsünü öğrenmişler. Her biri, elindeki küçük tohumları toprakla buluşturarak, kendi hikayelerini yazmaya başlamışlar.
Ve böylece, küçük tohumun büyük yolculuğu, kuşaktan kuşağa devam etmiş. Her tohum, bir gün büyüyüp kocaman bir ağaca dönüşmenin hayaliyle yolculuğuna çıkmış. Doğanın döngüsü asla bitmemiş, her yeni ağaç, yeni bir masalın başlangıcı olmuş.
Masal bu ya, belki sen de bir gün elinde bir tohumla bu hikayeyi hatırlarsın ve o tohumu toprağa dikerek doğanın döngüsüne katkıda bulunursun. Gökyüzü mavi oldukça, toprak verimli kaldıkça ve doğa uyum içinde yaşamaya devam ettikçe, her küçük tohumun büyük yolculuğu da devam edecektir.
Sonunda gökten üç elma düşmüş, biri anlatanın, biri dinleyenin, biri de doğanın büyük döngüsünde büyüyen tüm küçük tohumların başına…
Sevgili çocuklar umarız bu güzel masal hoşunuza gitmiştir! Siz de sevdiğiniz, beğendiğiniz masalları bize göndererek bir çok arkadaşınızın masal okumasını sağlayabilirsiniz. Hatta kendi sesiniz ile anlattığınız masallarınızı mp3 formatında kaydederek sesli masal olarak gönderebilirsiniz. Masal göndermek için aşağıdaki bannera tıklamanız yeterlidir..